23 Eylül 2015 Çarşamba

BİTENLER VE ÇÖPE GİDENLER #1

Merhaba! 

Bugünki blog yazımın konusu, benim de hem okumaktan hem de videolarını izlemekten oldukça fazla keyif aldığım bitenler ve çöpe gidenler olacak. Bir ürünün hoşumuza gidip gitmediğini anlamak için belli bir süre kullanmamız gerekiyor. Bu ürün bittiğindeyse, gerçek fikirlerimize ulaşmış oluyoruz. Bu sebepten dolayı bu tür paylaşımları oldukça faydalı bulduğumu söylemem gerek. Dilerseniz lafı fazla uzatmadan hemen bitirdiklerim ve çöpe gönderdiklerimle ilgili yorumlarıma geçelim! İyi okumalar!




1- Gliss Million Gloss Şampuan: Bu, şampuanlar bana Fikrimühim tarafından gönderildi. Birkaçını dağıttım, 2 3 tane de benim elimde kalmıştı. Ben bu üründen hiç hiç hiç memnun kalmadım resmen bitsin diye gözünün içine baktım. Birincisi kesinlikle vaadettiği parlak efekt gerçekleşmiyor aksine daha da matlaştırdı. İkincisiyse, kokusu benim için hiç hoş değil ve çok ağır. Aşırı maskülen, buram buram erkek kokusu resmen. Bittiğine hiç üzülmeden gönderiyorum bu iki paketi de.
2- Palmolive Body Butter Nane Keyfi: Çok çok sevdim! Duş jellerinde buram buram çiçek, meyve kokularından hiç hazetmiyorum. Denemek için bir alsam ikincisi peşinden gelmiyor malesef. Hele ki bu serinin çikolata ve kahvelisi paketinde ne kadar güzel de koksa banyoda boğacağını düşündüğümden hiç yanaşmadığım ürünler. Bu ise müthiş ferah bir kokuydu. Kıvamı her ne kadar diş macunu gibi de olsa (kokusu da aynı şekil (:  ) bir nanesever olarak mutlaka devamını getireceğim bir ürün. Tabi ki koku kalıcı değil, nemlendirmiyor da. Ama zaten yıkanınca vücuttan gidecek olan bir ürün için fazla beklentiye de girmemek lazım.
3-Elidor Doğanın Enerjisi Ginsengli Saç Kremi: Saç kremleri benim vazgeçilmezlerimden birisi zira çok kıvırcık ve işlem görmüş saçlara sahip olduğum için taramak hayattan soğutan bir işlem oluyor bazen. Bu kremi de sevdim. Saçlarımı kolayca tarayabildim. Tabi bu benim her yıkamada 1 avuc saç kremi kullanmamdan kaynaklı da olabilir :) Bir de kokusu çok güzeldi. Yedeklerim bittiğinde karşılaşırsam bir daha alırım muhtemelen.
4-Benri Kare Pamuklar: Bunlar hakkında fazla yorum yapmama gerek yok sanırım. O kadar çok tanıtıldı ki muhakkak en az bir kere denemiş olduğunuzu düşünüyorum. Katlarına ayrılmayan, ne semsert ne yumuşacık, kenarları dikişli ve senelerdir kullanıp hiç değiştirmediğim bir ürün olur kendisi. Hala da birsürü yedeğim mevcuttur :)


6- Garnier Çift Etkili Göz Makyajı Temizleyici: Yorumuma buraya tık tık yaparak ulaşabilirsiniz. :) Şimdi ikincisine geçtim ufacık bir ürün olmasına rağmen oldukça uzun süre kullanabiliyorsunuz.
7- El Dezenfektanı: Açıkcası hiçbir işe yaradığına inanmıyorum. Yarıyorsa da muhtemelen el üzerindeki mikroorganizma florasını mahvediyordur. Bütün mikroorganizmaların ise zararlı olmadığını biliyoruz. Bu yüzden hemen hemen hiç kullanılmamış olarak çekmecemin kenarında buldum ve çöpe yolluyorum.
8-Sun Ozon 50 spf güneş Spreyi: Bu ürünü ben yaklaşık bir sene önce aldım ve kullandığımı hiç hatırlamıyorum. Aile bireylerim kullanarak yarısına kadar getirmişler. Bu yaz başında denemek için koluma sıktığımda anında kabarmalar başladı. Sonrasında ellerimi ve kolumu yıkamama rağmen elimi çenemde bir süre beklettikten sonra orada da kabartılar çıkmaya başladığını gördüm. Evdeki kimse böyle bir problem yaşamamış fakat yine de alınalı bir seneyi geçtiğinden ötürü çöpü boylaması gerektiğini düşünüyorum.
9-Lapitak Ayak Bakım Kremi: Yoğun kıvamlı, güzel nemlendiren fakat yoğun yapısından ötürü beni çok rahatsız hissettiren bir kremdi.Artık burada anlattığım kremi kullanıyorum ve daha fazla memnunum.
10-Marmara Limon Kolonyası: Eczaneye gittikçe kasa önlerinde görüp aldığım bir ürün bu. Çantamda taşıyarak bulunduğum ortamdaki kötü kokulardan avuç içime biraz sıkıp koklayarak kendimi soyutluyorum . Son damlalarını da hayvan pazarı yanından geçerken harcadım :)
11-Neutrogena Norveç Böğürtlenli Dudak Balmı: Kokusu el kremi gibi olduğundan ötürü midemde problem yaratmasın diye sadece geceleri kullandım. Nemlendirmesi fena sayılmazdı fakat dediğim gibi kokusundan hoşlanmadım. Lip balmlarımı mentollü olarak seçiyorum genellikle. Buna rağmen kullanırken yarısına geldiğimde eridi bütün şeklini kaybetti ve kullanamamaya başladım. Halbu ki güneş görmeyen yerde tutuyordum. Bu da ne yazık ki çöpe gönderdiklerimden oldu.


12- Elidor Belirgin Bukleler Durulanmayan Saç Kremi: Bu saç kremi benim olmazsa olmazım. Yazının başlarında saçlarımın kıvırcık olduğundan bahsetmiştim. Şekillendirmek oldukça zor oluyor haliyle. Bu kremsiz düşünemiyorum kendimi. Bir ara kokusundan sıkılıp başka bir kreme geçtiğimde ne türlü bir hata yaptığımın farkına vardım. Eğer kullanmazsam 3 yastıklık bir saç kütlesiyle gezmek zorunda kalıyorum. Bool yedekli olan ürünlerimden bir tanesi :) Ayrıca saçı dizginlemesinden ziyade gerçekten de bukleleri belirginleştiriyor.
13- Elseve Onarıcı Mucizevi Bakım Yağı: Önce saç uçlarına uygularım diye düşünerek aldım fakat hiçbir faydasını görmedim. Ben de bu ürünü banyo öncesi saç bakım yağı olarak kullanmaya karar verdim. Zaten benim için fazla küçük geldiğinden 3 kullanımda falan bitti. Yazılan '3 pompa tüm saç uçlarıma yetiyor' yorumları benim için de geçerli olsun isterdim fakat sadece saç uçlarım için bile 6 pompa kadar sıkmam gerekiyor. Saçın tamamına uygulandığında nasıl olur siz düşünün :) Ekstra bir faydasını görmedim açıkcası. Çok çok azıcık daha yumuşadılar o kadar. İkincisini de aldım bundan da bir mucize göremezsem benim için mazide kalan bir ürün olacak :)
14-Garnier Saç Kremi: Boyalardan çıkan, muhteşem özellikte fakat asla şişeyle satılmayacağını düşündüğüm güzeller güzeli krem. İki tanesi tüm saçıma yetmedi malesef ama uygulandığı yerler bile o kadar yumusadı ki <3
15- Akos Mavi Saç Boyası: Bir ara saçımla çılgınca oynadığım dönemlerde alınan, memnun kalınmayan ve bir köşede ölmüş olan boya. Birincisi hiçbir markadan almadığım kadar kimyasal kokusu alıyordum, ikincisiyse mavi değil bildiğimiz mavi siyahtı bu boya. Düşündüğümden çok daha koyu kaldığı için kullanamadım. 
16- Evigen E Vitamini Ampulü: Eczanelerden komik fiyata satılan, Bemiks ampülle beraber şampuana katıldığında uzun vadede güzel etkiler gözlenen bir ürün olur kendisi. Zevkle kullandım. Gerçekten normalden daha hızlı uzadı saçlarım.


17- Nivea Anti-Perspirant Invisible Black and White: Siyah kıyafetlerde beyaz, beyaz giysilerde sarı leke bırakmamayı vaadediyor. Normal deodorantlarda da böyle bir sorun yaşamadığım için özellikle bu konuyla ilgil yorum yapamayacağım. Tek söyleyebileceğim şey kokusu her Nivea deodorant gibi müthiş ve gerçekten uzun süre kalıcı. Akşam bile kollarım hareket ettiğinde ben bu kokuyu alabiliyorum. Her daim favori deodorant markam.
18-Angie Hot: Zaten içime sinmeyerek almıştım ve yüzümü kara çıkartmadı. Koku sevme durumu kişiden kişiye göre değişir. Ben ise şekerli kokulardan asla hoşlanmıyorum. Bu deli gibi karamelimsi bir kokuya sahipti. Zaten koruma olarak hiçbir iddiası da yok ben de o niyetle koltukaltlarımda kullanmadım.Arada bir tişörtüme sıkıyordum fakat daha fazla katlanamıyorum. Artık çöpe gidiyor.
19- İsana Deo Sprey: Kalıcılığı ve yoğunluğu Nivea kadar olmasa da  performansından hoşnut kaldığım bir ürün bu. Belki de 3. şişem oluyor bitirdiğim. Böyle fresh kokulu şeylere bayılıyorum ve gerçekten temiz koktuğumu hissedebiliyorum. 
20- Dove Original Deodorant: Bunu ben kullanmıyorum fakat yorumlayacak kadar etkisinden haberdarım:) Annem senelerdir bu deodorantı kullanır. Başka bir markayı kullanmayı bırakın, Dove'un başka serisini bile kullanmıyor. Kokusu da Isana da olduğu gibi oldukça fresh bir koku. Koltuk altlarındaki kararmalara fayda sağladığını gördük. Yenisini aldık bile :) 
21- Nivea Anti-Perspirant Pearl and Beauty : Nivea'da en en en en sevdiğim koku! Ne alırsam alayım eninde sonunda bu kokuya dönüyorum. Normalde sabun formunda deorodant kullanmaktan hoşlanmıyorum, bende kaşıntıya sebep oluyor. Babamdan eve gelirken almasını istedim o da yanlış almış :) Yeni ve doğrusunu alana kadar biraz kullandım fakat spreyi kadar memnun kalamadım. Hijyen açısından doğru olmadığından kimseye kullanması için vermedim şimdi çöpe gidiyor:)


Bu arada size deodorantlar ile ilgili bir ipucu vermek istiyorum! Eğer deodorantınızda anti-perspirant yazıyor ise bu deodorant sınıfından çıkıyor ve sadece antiperspirant olarak geçiyor. Bu ibarenin bulunduğu ürünler, ter kokunuzla savaşıyor ve onları maskeleyerek yok ediyorlar. Sıradan deodorantlar ise ter kokusuyla karışıyor! Böyle bir probleme sahipseniz işinize yarayabilecek bir bilgi olduğunu düşünüyorum.



22-Elf Facial Whip: Şimdi geldik bitenlerde en sevdiğim kısma :) Yurtdışından aldığım bu aydınlatıcı ürün müthiş güzellikte gümüş beyaz yansımalara sahipti ve kullandıktan sonra benim aslında bu tür aydınlatıcıları sevdiğimi anladım. Sakız gibi güzel bir kokusu vardı fakat çok çabuk bozuldu malesef. Bir daha alma fırsatım olursa bir de bunun stick formda olanı var, onu denemeyi istiyorum.
23-Wet'n Wild Şeffaf Kaş Rimeli: Herkes deli gibi Essence'inkini ararken ben de herkes bu kadar seviyorsa vardır bir bildikleri diyerek WNW'ınkini aldım. Çok çok düşen kaşlara sahip olmasam da bu ürün hoşuma gitti artık her gün uyguluyorum. Tek sıkıntısı kaşlarınızı dolduruyorsanız anında kirleniyor. Hem hijyeniklikten çıkıp hem de çok kötü görünmeye başlıyor :) Yine de ağız kısmındaki plastiği bile çıkartıp kullandım son damlasına kadar.
24-Essence Stay All Day Concealer: Bu benim ilk kapatıcım :) Sorunsuz bir cilt ve gözaltlarına sahibim. Bu yüzden mümkün olduğunca az cilt makyajı yapıyorum. Fondöteni en son ne zaman sürdüm onu bile hatırlamıyorum. Bu ürünü de daha da pürüzsüz görünmek adına almıştım ve rengi çok azıcık turuncuya kaçsa bile hiç sırıtmadan çok güzel bir görüntü sağlamıştı ve mat bitişliydi. Aynı şekilde bunun da ağzındaki plastiği çıkartıp dibine ekmek bandım ve bittiği için hiç üzülmedim çünkü yedeği vardı fakat yedek olan tam bir hayal kırıklığı oldu benim için. Biten kadar mat değil ve bir şeyine ısınamadım henüz ne olduğunu bulamadım fakat hoşlanmadım gerçekten :(
25-Isabelle Dupont Siyah Göz Kalemi: Nereden aldığımı bile hatırlamadığım, çekmecenin bir kenarında unutulmuş göz kalemi (ya da kuru boya). Hayır yani gerçekten bunu bir insan gözüne nasıl kullanabilir aklım almıyor. Bulduğumda elimin üstünde denedim. Ele renk vermeyen göze nasıl versin? Kullanmam mümkün değil. Çöp.
26-Yves Rocher Pudra: Bir marka nasıl organik görünüp nasıl bu kadar sıradan olabilir'i bana öğreten pudra olur kendisi. İçinde ne kadar zararlı şey ararsanız var. 5 liralık pudradan hiçbir farkını hem içerik hem performans olarak göremedim. Gerçekten bitirmekte çok zorlandım ve markadan soğumama sebep oldu. Gram  matlaştırmıyor üzerine bir de oksitlenip tupturuncu duruyor. 
27- NYC Smooth Skin Transparan Pudra: İkinci pudrayı görünce pudra canavarı olduğumu düşünmeyin lütfen :) bu ürün kırılmıştı ve ben de 2 kez presslemek zorunda kaldım bu yüzden çok çok tozutarak hemen azalıverdi. Gerçekten o kadar tozutuyor ki daha fazla kullanmak istemiyorum . Yine de yorumum çok güzel bu pudra için. 9 TLlik fiyatıyla üstündekini solladı geçti. Matlığı, rengi, sabitlenmesi hepsi güzeldi. Transparan yazmasına rağmen benim cildimin rengini bir tık kadar açtığını fark ettim sürdüğümde. Elimdeki bittiğinde bir şans daha verip dikkat ederek kırmadan kullanacağım :)




Bitirdiğim ürünler bu kadardı fakat yazımı sonlandırmadan size kendi yaptığım bir şeyi önermek istiyorum. Deodorant kutuları gibi basınçlı olanlar hariç diğer ambalajlardaki ürünlerin paketlerine bir şekilde zarar vermeden çöpe atmıyorum ben. Bir şeyi ikinci alışımızda aynı performansta olmayabiliyor değil mi? Veya herhangi bir mahalle kozmetikcisinde normalde daha pahalı olan bir ürünü çok ucuza bulabiliyoruz. Ben böyle ürünlerin sahte olduğunu düşünüyorum. Sahte olması için illa ki çok pahalı bir ürün olması gerekmez. Açgözlü insanlar her şeyden para kazanmanın yolunu bulabilirler. Bu şekilde yaptığımda içim çok daha rahat oluyor :) Tamamen parçalamasam da ince bir kesik bile kullanılamayacak hale getiriyor ambalajı. 


Eğer bu kooskocaman yazıyı okuduysanız hepinize çok çok teşekkür ederim!
İyi günler diliyorum <3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder